‘SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER’ Kategorisi için Arşiv

21.jpg

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Hele Bir Özgürlük Gelsin

Frıedrıch Hölderlin

Hölderlin bu mektubu üvey kardeşi Karl Gock’a, Tübingen,1793 Eylül’de yazmıştı.

Artık insanlara o kadar sıcak bir şekilde bağlanamıyorum. Sevgim insan cinsine, ama elbette onun en sıradan deneyimlerimizde bile sık sık karşımıza çıkan bozulmuş, köleleşmiş, uyuşuk haline değil. Ama bozulmuş insanda bile var olan o büyük, güzel özü seviyorum. Gelecek yüzyılların insanını seviyorum. Çünkü beni ayakta ve zinde tutan torunlarımızın bizden çok daha iyi olacağı umut ve inancı; hele bir özgürlük gelsin, özgürlüğün kutsal ışığının sıcaklığı altında erdem, despotizmin soğuk kuşağında olduğundan çok daha fazla gelişecektir. Her şeyin daha iyi günlere hazırlandığı bir dönemde yaşıyoruz. Aydınlanmanın nüveleri, bireylerin insan cinsini geliştirmek için gösterdikleri şu sesiz sedasız çabalar ve arzular yayılacak, pekişecek, nefis meyveler verecek. Bak, sevgili Karl! Yüreğimi şimdi buna bağladım. Arzularımın, faaliyetinin kutsal hedefi olgunlaşacak olanların tohumlarını bugünden atmak.

20

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Devrimin din politikası ve kiliselere karşı takındığı tavır, XVI. Louis’nin idamı ve Cumhuriyetin ilanı Vendee civarında halkın hoşnutsuzluğuna yol açmıştı.1793’de Vendee köylüleri monarşi istemiyle değil, askere alınmalara karşı başkaldırdılar.24 Şubat kararnamesi gereğince, önce gönüllüler tespit edildi. Bunların sayısı yeterli bulunmayınca bütün gençler ve bekârlar askere alınmak istendi. Bunun üzerine 100’den fazla köylüde ayaklanma baş gösterdi. Saint-Florent, Cholet, Marais ve Mauges ayaklanma merkezleriydi. Mart sonunda 20.000 isyancı bölgeye hâkim oldu ve cumhuriyetçilere karşı Beyaz soyluların desteğini almak istediler. Böylece soyluların asilerin başına geçmesiyle ayaklanma kraliyet yanlısı bir karakter kazandı.40.000 kişiye ulaşan asiler, sonunda 17 Ekim günü Konvansiyon tarafından bölgeye gönderilen ‘’Batı Ordusu’’nca Cholet’de bozguna uğratıldı. Kaçışan son asi grupları ise 10 Aralık’ta Savenay’de tamamen yok edildi. Vendee, köylülerin karşı-devrimci ayaklanmalara destek verildiği irili ufaklı ayaklanmalar içinde en büyüğüydü.

19

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Kral XVI. Louis,17 Ocak 1793’de, Konvansiyon tarafından ‘’devlete ve milletin güvenliğine ihanetten’’ölüm cezasına çarptırıldı.21 Ocak 1793 günü sabah saat 8’de kral bugünkü Concorde Meydanındaki giyotine götürüldü. Artık Louis Capet olarak anılan XVI. Louis, toplanmış olan halka hitaben son sözlerini söylemeye girişti: ’Fransızlar, Tanrı’nın önüne çıkacağımı bilerek bu idam sehpasından sizi temin ederim ki, suçsuz olarak ölüyorum. Düşmanlarımı bağışlıyorum ve arzu ediyorum ki Fransa…’’bu sözler trampetlerin sesiyle kesildi, giyotinin bıçağı düştü, infaz hâkimi Samson kolunu kaldırarak kralın kesik başını gösterdi. ’Vive la republique! ’haykırışları kalabalığa yayıldı! XVI. Louis’nin öldürülmesi Avrupa Monarşileri için bir ‘’ibret dersi’’ olur ve devrim karşısındaki tavırlarını daha da keskinleştirirken; Fransa için de Jakoben Terör döneminin başlangıcıydı.

 

18

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

 

…halkın taşıdığı pankartlarda ‘’Yaşasın Jakobenler!’’ve ‘’Yaşasın Marat!’’sloganları özdeş gibiydi. Marat,13 Temmuz 1793’de,yakalandığı deri hastalığı tedavisi için girdiği küvette bıçaklanarak öldürülünce de uzun süre lehinde gösteriler yapıldı.

17

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Carmagnole

Fransız ordusunun yenilgiye uğraması ve kralın Paris’in savunması için 20 bin asker tahsis etmeyi reddetmesi üzerine 10 Ağustos 1792’de halk ayaklanması başladı. Paris halkı saraya saldırarak kral ve ailesini esir aldı. Bu ayaklanma günlerine ait anonim bir marş olan Carmagnole’da, asker tahsisini reddettiği için kraldan ‘’Monsieur (Bay) Veto’ ’olarak söz edilmektedir.

Veto Madem söz verdi bize,

Kıyımdan geçirteceğim tüm

Paris’i diye,

Ama atışı ıska geçti,

Silahlarımız sayesinde!

 

Başlayın Carmagnole oynamaya,

Kutlayın, kutlayın bu sesleri,

Başlayın Carmagnole oynamaya,

Kutsayın top sesleri!

 

Monsieur veto söz verdi bize,

Sadık kalacağına ülkesine,

Ama olmadı işte,

Öyleyse acımak yok bundan böyle,

Haydi, başlayın Carmagnole’a.

 

Antoinette gayet azimliydi

Kıçımızın üstüne oturtmaya bizi,

Ama o da ıska geçti,

Burnunu sürtüverdi…

Başlasın artık Carmagnole’a.

 

Peşinen zaferle nurlanan kocası,

Pek bilemedi değerimizi.

Git Louis, koca solucan,

İn aşağı tapınağından.

Başlayın artık Carmagnole’a.

 

İsviçreliler öyle demişlerdi,

Bize ateş edeceklerdi.

Ama nasıl da sıçrayıverdiler,

Seyrettik dansetmelerini.

Artık başlayın Carmagnole’a.

 

Antoinette görünce kapatıldığı kuleyi

Dönmek istedi gerisin geri.

O kadar kötü oldu ki,

Onurundan olmuş saydı kendini.

Başlayın hadi Carmagnole’a.

 

16

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Büyük Alman romantik şairi Goethe, Fransız Devrimi’ni önce kuşkuyla karşılamıştı. Devrimin Almanya için yaratabileceği tehlikeler onu kaygılandırıyordu. Ancak 1792’de,o zamana dek çok güçlü sayılan Prusya ordusunun Fransa karşısındaki ağır yenilgisini gördükten sonra, Fransız Devrimi’nin ‘’Eski Düzen’’e dair her şeyi tarihe gömdüğüne karar vererek ‘’bugün ve burada, dünya tarihinde yeni bir çağ açıldı’ ’sözlerini söylemişti. Goethe, devrimin getirdiği insan hakları kavramını da baştan itibaren onayladı. ’Hermann ve Dorothea’ ’şiirinde bununla ilgili coşkusunu da dile getirmişti: ’Kim yalanlar ki, yüreğinin çarptığını/Çıplak göğsünün daha bir kabardığını/Görünce yükselen yeni güneşin ilk parıltısını/Duyunca bu coşku dolu özgürlüğü, sevgi dolu eşitliği’ ’Goethe’nin sıkı bir Napoleon hayranı olmasının nedeni, devrimin değerlerinin kurumlaşmasını, ’hükümetleşmesini ifade etmekteydi. Goethe’nin Fransız Devrimi ve     ‘’devrim’ ’ile ilgili tavrı,1824’deki şu sözlerinden anlaşılabilir: ’Doğrudur, ben Fransız Devrimi’nin dostu olamazdım; çünkü dehşetini fazlasıyla yakından gördüm gün be gün, saat be saat etkilendim, oysa hayırlı sonuçlarını o zamandan görmek mümkün değildi… Ama mutlak hükümdar iradesinin de karşısındaydım. Ve devrimin olmasının halkın değil, hükümetin suçu olduğundan tamamen emindim. Hükümetler sürekli adil ve uyanık olurlarsa, zamana uygun düzenlemeleri yaparlarsa ve zorunlu olanlar aşağıdan kendilerine dayatılana kadar ayak diretmezlerse, devrim olması imkânsızdır.’’

15

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Louis Philippe, destekçisi Marquis de Lafayette gibi, içten bir liberaldi. Uygulamaya çalıştığı politikaların toplumun bütününün yararına olacağına inanıyordu. Örneğin onun döneminde verilen cezaların şiddet ve sıklığında bir düşme görüldü. Yine de bütün bunları, kontrol ettiği ve hizmetkârı olduğu devletin bir sömürü ve baskı aracı olmasını engellemiyordu… Çeşitli kafeslerin üzerinde oturan Louis Philippe’nin elinde tuttuğu anahtarlar, Paris’in bütün büyük hapishanelerin anahtarlarıdır… Marquis de Lafayette’in ömrü boyunca oynamaya çalıştığı tarihsel işlevin en anlamlı sembollerinden biridir. Daha 1789’da Lafayette XVI. Louis’inin burjuvazi ile uzlaşmaya, burjuvaziyi XVI. Louis’inin meşruiyetini tanımaya ikna etmeye çalışmıştı. Bu dileğini ancak yıllar sonra, ’burjuva kral’ ’Louis Philippe aracılığıyla gerçekleştirebilecekti. Bu bakımdan, Louis Philippe’nin kendisi için döktüğü gözyaşlarını fazlasıyla hak etmişti.

 

14

 

 

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Delacroix’nın ‘’Özgürlük Halka Yol Gösteriyor’’ tablosu için esin kaynağı ünlü halk kahramanı Marie Deschamps’dı. Dönemin ünlü ünsüz neredeyse bütün yazarları Barbier, Balzac, Heine, Flaubert onun hakkında yazmıştı. Hepsinin üzerinde anlaştıkları tek bir nokta: Başkaldırısı yalnızca siyasal değil, aynı zamanda toplumsal ve cinselde de.

13

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

Louis Philippe,Fransız kraliyet hanedanı olan Bourbonların büyük kardeş çocuklarının oluşturduğu Orleans hanedanına mensuptu.1789’da ilerici soyluların safına katılarak devrime destek vermişti;ancak 1791’de General Dummoriez ile birlikte Avusturya saflarına geçtiyse de devrime karşı savaşmayı ya da komplo kurmayı reddetti.Bunun yerine takma adla İsviçre’nin küçük kasabasında ders vermeye başladı.Bu sırada babası 1793’de Jakoben terörü sırasında idam edilince Duc d’Orleans unvanını aldı ama yine de politikadan uzak durarak Amerika’ya gitti.Avrupa’ya tekrar ancak 1800’de Napolyon diktatörlüğünü ilan ettikten sonra,ona karşı mücadele etmek üzere döndü.Yine de İngiltere’de ikamet ettiği bu  yıllarda çevresinde önemli bir taraftar grubu toplayamadı;sadece Bourbon hanedanının meşru varisi 1809’da Napoli’deki kraliyet ailesine iltihak etti.1815’deki Bourbon Restorasyonundan sonra Fransa’ya döndü,ancak sürekli olarak liberal muhalefetten yana oldu.1830 Devrimi ona mali burjuvazinin desteğiyle tahta geçme fırsatı verdi…onu taç giyme töreninin yapılacağı Hotel de Ville’e gitmek üzere Kraliyet Sarayı’ndan  çıkarken…Louis Philippe’nin tahta geçmesi burjuvazinin henüz evrensel bir sınıf olduğu döneme ait bütün simgelerin ustaca kullanıldığı bir törene dönüştü.Taç giyme töreni Kraliyet Sarayı’nda     değil,ayak takımı ve onların Komün’ünün anılarını barındıran Hotel Ville’de yapıldı.Burada 17892’un son yaşayan kahramanlarından Marquis de Lafayette Kral’ı balkonda karşıladı ve  kucaklaştılar.

12

SOSYALİZM VE TOPLUMSAL MÜCADELELER

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi 26 Ağustos 1789 tarihinde Kurucu Meclis’in kabul ettiği ve 1791 Fransız Anayasası’na önsöz olarak eklenen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi burjuva demokrasisinin temel ilkelerini ortaya koyan ilk belgedir. Dönemin toplumsal mücadelelerinin ve ütopik sosyalist kuramcıların da saiklerini büyük ölçüde belirlemiştir.